BASİC 1

 

BE

◊ Tag Questions

Today is your birthday, isn’t it? “evet cevabı beklenmeli”

Yes, it is

Today isn’t your birthday, is it? “hayır cevabı beklenmeli”

No, it isn’t

◊ Short Answers

Olumlularda kısaltma kullanılmaz. Yes, it is. Olumsuzlarda kullanılır. No, it isn’t.

 

PRESENT PROGRESSİVE “Şimdiki Zaman”

-ing takısı eklendiğinde bazı yüklemlerin yazısı değişir. Sessiz-sesli-sessiz ile biten yüklemlerde son harfi tekrarlanır. “Stopping”

Yüklemi “e” ile bitenlerde ise –e çıkarılıp –ing olduğu gibi yazılır. “have-having”

 

This= Tekil ve konuşanın yakınındaki isimlerde

That= Tekil ve konuşanın yakınında olmayan isimlerde

These= Çoğul ve konuşanın yakınındaki isimlerde

Those= Çoğul ve konuşanın yakınında olmayan isimlerde

 

“a” and “an” sayılab,len bütün tekil isimler için kullanılır.

“the” tekil ya da çoğul, belirli bir isim veya sayılamayanlar için kullanılır.

 

ÇOĞUL

Bir isim (s), (ss), (x), (sh) ya da (ch) ile bitiyorsa, “-es” eklenir. “a watch / watches”

Bir isim sessiz harf ve –y harfiyle bitiyorsa –y kaldırılıp –ies eklenir.

Bir isim –f ya da -fe ile bitiyorsa –f , -v’ye dönüşüp –es ya da –s eklenir. “ashelf / shelves”

Bazen tamamen farklı bir şekil alır. “Foot / feet”, “man / men” , “person / people” , “mouse / mice” , “child / children” vb.

 

There are= Çoğul olarak var anlamına gelir.

There is= Tekil olarak var anlamına gelir.

 

VOCABULARY

1.

Doughter: Kız evlat

Fun: Eğlence

Have: Sahip olmak

Movie: Sinema filmi

Mystery: Gizem, Sır

Price: Fiyat, Fiyat koymak

Story: Öykü

Sell: Satmak

Take: Almak, Götürmek, Yakalamak

Tall: Uzun, Yüksek

 

2.

Afternoon: Öğleden sonra

Call: Telefonla aramak, Seslenmek,

Fast: Çabuk, Sıkı, Süratli; Oruç, Oruç tutmak.

Go back: Geri dönmek.

Lesson: Ders

Live: Yaşamak

Stair: Basamak, Merdiven

Wife: Zevce, Eş

Worried: Endişeli

 

3.

Carry: Taşımak, Götürmek

Cashier: Kasiyer

Cigar: Puro

Excited: Heyecanlı

Famous: Ünlü

Give: Vermek

Nice: Hoş, İyi

Light: Işık, Aydınlık

Painter: Ressam

Reporter: Gazete muhabiri

Sale: Ucuzluk, Satış

Singer: Şarkıcı

Special: Özel

Stay: Kalma, Ziyaret süresi; Durmak, Kalmak

 

4.

Each: Her, Her biri

Exactly: Tamamen, Kesin olarak

Get: Almak, Yakalamak

Let: İzin vermek

Long: Uzun, Özlemek

Match: Kibrit, Maç

Near: Yakın, Yakında

Ocean: Okyanus

Repair: Tamir etmek

Right: Doğru, sağ taraf

Thousand: bin

Tired:Yorgun, Usanmış

 

5.

Actress: Aktris, Kadın oyuncu

Also: -de, dahi, aynı zamanda

For: İçin, -e, Çünkü

Musician: Müzisyen

Off: Uzağa, İleriye, -dan, Kapalı (elk.)

Place: Yer

Quıet: Sessiz, Sessizlik, Susturmak

Rest: Dinlenme, Dinlenmek

Safe: Güvenli, Kasa

Truck: Kamyon

VCR: Video gösterici aleti

 

6.

All: Bütün, Her, Hep

Choose: Seçmek, Tercih etmek

Cook: Ahçı, Pişirmek

East: Doğu

Excellent: Mükemmel

Hundred: Yüz

Mile: 1609 metre

North: Kuzey

Package: Paketlemek

Sing: Şarkı söylemek

Song: Şarkıcı

South: Güney

West: Batı

Amerrican, Australian, Chinese, Egyptian, French, German, Japanese, Russian, Brazilian, Canadian, English, Italian, Mexican:  Rus, Brazilyalı.......

 

7.

Age: Yaş, Çağ, Yaşlanmak

Art: Sanat, Ustalık

Cash: Nakit para

Enjoy: Keyif almak, Hoşlanmak

Hear: Duymak

Living room: Oturma odası

Order: Düzen, Emir; emir/sipariş etmek

Son: Oğul, Erkek evlat.

Spanish: İspanyolca

Spell: harf harf söylemek

Trip: Kısa seyahat veya yolculuk.

 

8.

Apartment: Apartman dairesi

Department store: Büyük  mağaza

Free: Bedava, Özgür

Great: Harika, Büyük

Like: Sevmek, Hoşlanmak, İstemek

Officer: Subay, Polis memuru

Pack: Paket, Sürü; Hazırlamak

Put: Koymak

Salary: Aylık ücret

Subway: Metro, Tünel

Terrific: Korkunç, Fevkalade, Çok güzel

Thing: Şey, Nesne

Think: Düşünmek, Hatıra getirmek

 

 

9.

Difficult: Zor

Each other: Birbirini

Easy: kolay, Rahat

From: -den, -dan, -den dolayı

Newsstand: Gazete vs. satılan yer

Same: Aynı

Visit: Ziyaret etmek, Ziyaret

 

10

Angry: Öfkeli, Kızgın

Avenue: Cadde, Geniş yol

Bring: Getirmek

Early: Erken

Either: İkisinden biri

Fantastic: Harika, Büyüleyici

Floor: Yer, Zemin, Kat

Hall:  Hol, Büyük salon, Resmi bina

Late: Geç, Geçikmiş

Leave: İzin, Bırakmak, Terk etmek

Love: Sevmek, Aşık olmak

Magazine: Dergi

Nationality: Milliyet, Vatandaşlık

Say: Söylemek

Scared: Korkutmak (Geç.Zam.)

Tell: Söylemek, Anlatmak

 

 

 

I

Me

My

Mine

Beni, Bana

Benim

Benimki

She

Her

Her

Hers

Onu, Ona

Onun

Onunki

He

Him

His

His

Onu, Ona

Onun

Onun

It

İt

Its

 

Onu, Ona

Onun

 

You

You

Your

Yours

 

Senin

Seninki

They

Them

Their

Theirs

Onları, onlara

Onların

Onların

We

Us

Our

Ours

Bize, Bizi

Bizim

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BASİC 2

 

 

COMPARİSON OF ADJECTİVES EXPLORE

SIFATLARDA KARŞILAŞTIRMA:

 

İki kişi ya da nesnenin karşılaştırılması.

1.        Eşitlik derecesi:

Bob is “not” as tall as Marty

2.        Üstünlük derecesi:

John is older than Bart

Sıfatlar çoğunlukla –er takısı alır.

–e ile biterse –r (nicer);

sesli + sessiz ile biterse sessiz harf tekrarlanır (bigger).

–y ile biterse –y kaldırılıp yerine –ier gelir (happier).

Sıfat uzun ise more kullanılır. more beautiful.

Baıları da kural dışıdır (good-better) – (bad-worse)

3.        En üstünlük derecesi:

Sıfata sadece –est takısı gelir. Kuralları üstünlük derecesi ile eşittir. Ayrıca kural dışı olanlarda (good-best) - (bad-worst)

John is the tallest boy in the class.

 

 

NOUNS & QUANTİFİERS

 

Hem sayılabilen hem de sayılamayan isimlerde kullanılanlar.

SOME:

there is some water in glass.

ANY:

İs there any money in the handbag?

There isn’t any money .

A LOT OF:

There is a lot of butter on your bread.

Sayılamayanlarda kullanılanlar.

MUCH:

How much milk do you want?

A LİTTLE:

I only want a little juice.

Yalnız sayılabilen isimlerde kullanılanlar.

MANY:

How many chairs are in that classroom?

A FEW:

He has a few books.

 

 

 

MODELS/SEMİ

KİP BELİRTEÇLERİ VE YARI KİP BELİRTEÇLERİ

 

En çok kullanılan 3 kip belirteci/yarı kip belirteci:

CAN: “kip belirteci”

Joe can speak frrench. (Yapabilmek)

You can leave early (İzin)

It can be hot here (olasılık)

MAY: “kip belirteci”

You may leave early (İzin)

They may visit later. (Olasılık)

HAVE TO:  “Yarı Kip Belirteci”

He has to leave early. (Gereklilik)

EMİRLER

Birinci şahıs

Don’t talk now.

Birinci şahıs çoğul.

Let’s go home now.

 

PRESENT SİMPLE  “Geniş Zaman”

 

Fiillere gelen -s takısı çoğullara gelen –s takısı gibi şekil alır.

 

 

PAST SİMPLE “Geçmiş Zaman”

 

Bazı düzensiz yüklemler.

 

Come

 

Came

Do

Did

Drink

Drank

Eat

Ate

Find

Found

Get

Got

Drive

Drove

Go

Went

Have

Had

Hear

Heard

Know

Knew

Leave

Left

Make

Made

Meet

Met

Put

Put

Read

Read

Say

Said

Sell

Sold

Sit

Sat

Sleep

Slept

Speak

Spoke

Take

Took

Tell

Told

Think

Thought

Understand

Understood

Wear

Wore

Write

Wrote

 

 

VOCABULARY

 

A DAY AT THE OFFİCE

 

Anyone

Herhangi bir kimse

Boring

Can sıkıcı

Boss

Patron, idare etme

Busy

Meşgul, Faal

Earn

Kazanmak

Everyone

Herbiri

Frequently

Sık sık

Hardworking

Çok çalışkan

Lazy

Tembel

Phone call

Telefon konuşması

Product

Ürün

Someone

Birisi

Sometimes

Bazen, Ara sıra

Type

Cins, Tip; daktiloda  yazmak

Usually

Genellikle, çok kere

Vacation

Tatil yapmak

 

AT A HOTEL

 

Almost

Hemen hemen, az daha, takriben

Anywhere

Herhangibi bir yere veya yerde, hiçbir yere

Arrive

Gelmek, varmak

During

Esnasında, müddetince

Elevatoır

Asansör

Fill in

Eksiği doldurmak, vekillik yapmak

Lobby

Antre, bekleme odası

Last

Son, sonuncu

Lost

Kaybetmek “geç.z.”

Luggage

Bagaj, yolcu eşyası

Register

Kaydetmek

Reserve

Saklamak, ayırmak

Suitcase

Valiz, bavul

Unusual

Görülmedik, nadir, olağandışı

Towel

Havlu

Guest

Konuk, davetli, misfir

Soap

Sabun

 

LET’S GO SHOPPİNG

 

Awful

Korkunç, müthiş, berbat, çok kötü

Both

Her iki, her biri

Charge

Hesaba yazmak, yük

Crowd

Kalabalık, toplanmak, doluşmak

Custumer

Müşteri

Enough

Yeter, yeterli

Everything

Her şey

İnstead

Yerine

Loose

Gevşek, seyrek, başıboş

Never

Hiçbir zaman, asla

Often

Sık sık

Pay

Ücret; ödemek

So

Böyle, bu kadar, bu nedenle, çok

Soon

Hemen çok geçmeden

Tight

Sıkı, gergin

Try on

Üstüne giyip denemek

 

LET’S EAT

 

After

Sonra, ardında, tarzında

Anything

Herhangi bir şey, her şey, hiçbir şey

Bake

Fırında pişirmek

Bottle

Şişe; şişeye koymak

Can of

Konserve kutusu

Candy

Şeker, bonbon

Cucumber

Salatalık

Diet

Rejim yapmak

Fat

Şişman

Fresh

Taze

Fry

Kızartmak

Grape

Üzüm

Ham

Jambon

Hate

Nefret etmek

Meal

Yemek, öğün

None

Hiç, hiç kimse

Nothing

Hiç, hiç bir şey

Onion

Soğan

Salty

Tuzlu

Serve

Hizmet etmek

Something

Bir şey

Sweet

Tattlı, şekerli, hoş, sevimli

Taste

Lezzet, tat; tatmak, denemek

Thin

İnce, seyrek, hafif

Turkey

Hindi

Watermelon

Karpuz

 

HOME SWEET HOME

 

Around

Etrafında, etrafına, yakında, civarında

Closet

Kiçik oda, bölme, bölme, dolap

Cupboard

Dolap, raf

Gardbage

Çöp

Dry

Kuru, kurutmak

Fine

İyi, güzel; para cezası vermek

Grass

Ot, çayır

Housework

Ev işi

Laundry

Kirli çamaşır

Neighborhood

Civar, semt, çevre

Noise

Ses, gürültü

Oven

Fırın

Pet

Evcil hayvan

Refrigerator

Buzdolabı

Rent

Kira, kiralamak

Rob

Soymak, hırsızlık

Stove

Soba, ocak

Toaster

Ekmek kızartacağı

Tool

Alet, el aleti

Tree

Ağaç

Yard

Uzunluk ölçüsü, avlu

 

SPORTS

 

Athlete

Atlet, sporcu

Catch

Yakalama, yakalamak

Hit

İsabet, vuruş; vurmak

Hurt

İncitmek, ağrımak

Just

Doğru, adil, hemen, yalnızca, sadece

Kick

Tekme, tekme atmak

Left

Bırakmak, terk etmek “geç. z.”

Lose

Kaybetmek, yitirmek

Race

Yarış, yarışmak

Ride

Yolculuk, binmek

So much

Pek çok

Soccer

Futbol

Throw

Atmak, fırlatmak

 

 

DO IT

 

Alone

Yalnız, tek başına

Break

Kırık, aralık

Everywhere

Her yerde

Feel

Dokunmak, hissetmek

Fınally

Nihayet, sonunda

Fix

Sabitleştirmek, kararlaştırmak

Go away

Uzaklaşmak, ayrılmak

Go out

Çıkmak, sönmek

Hang up

Telefonu kapamak

Happen

Olmak

Hold

Tutuş; tutmak, içine almak

Hurry

Acele etmek

Probably

Belki de

Storm

Fırtına

Suddenly

Birdenbire, ansızın

Together

Beraber, birlikte

Wake up

Uyanmak, uyandırmak

Without

-sız, hariç, dışında

 

 

THE POST OFFİCE

 

Airmail

Uçak postası

Deliver

Teslim etmek, vermek

Except

-den başka, hariç

Heavy

Ağır

Hole

Delik, çukur; delik açmak

İnside

İç, içteki, içeriye

Light

Işık, aydınlık

Mail

Posta, postaya vermek

Once

Bir kere, eskiden, derhal

Outside

Dış, dışarıda, dışarıya

Present

Hediye; sunmak

Postcard

Kartpostal

Receive

Almak, kabul etmek

Send

Göndermek, yollamak

Ship

Gemi; göndermek, nakletmek

Shout

Çığlık, bağırma; bağırmak

Simple

Basit, sade

Stamp

Damga pul; damgalamak

Telegram

Telgraf

Until

-e kadar, -e dek

Weigh

Tartmak

Twice

İki kez

 

 

MY FAMİLY

 

A little

Az miktarda

A lot of

Çok

Adult

Yetişkin

Agree

Kabul etmek, uyuşmak

Aunt

Teyze, hala, yenge

Cute

Sevimli, şirin

Die

Ölmek

Divorced

Boşanmış,; boşamak, boşanmak “geç.z.”

Fight

Kavga; dövüşmek

Funny

Komik

İnvite

Davet etmek

Look like

Benzemek

Parent

Anne veya baba, ebeveyn

Pretty

Güzel, hoş “bayan”

Relatives

Akrabalar

Single

Tek, bir, yalnız

Smart

Açık göz, akıllı, sık

Still

Hala, sessiz, sakin

Strong

Kuvvetli, sağlam

Teenager

13-19 yaş arasındaki kimse

Ugly

Çirkin

Uncle

Amca, dayı, enişte

Weak

Zayıf, dayanıksız

Wedding

Düğün, nikah

 

 

ON THE STREET

 

Accident

Kaza

Across

Bir taraftan öbür tarafa, karşısında

Better

Daha iyi, daha güzel

Best

En iyi, en güzel

Block

Büyük parça, blok; tıkamak, önünü kesmek

Careless

Dikkatsiz

Cross

Çapraz işaret, haç ya da üzerini çizmek

Fire

Ateş etmek, yangın; işten atılmak

Front

Ön, ön taraf, cephe

Least

An az, en küçük

Less

Daha az, eksi

Next door

Kapı komşusu

Pharmacy

Eczane

Quickly

Çabuk, acele

Rarely

Nadiren

Report

Rapor; haber vermek

Sidewalk

Yaya kaldırımı

Straight

Döğru, düz, dürüst

Traffic light

Trafik ışığı

Turn

Dönüş, devir, viraj; döndürmek, çevirmek